1950 ile 1990 yılları arasında, denizlerin derinliklerine bırakılan 200.000’den fazla radyoaktif atık içeren fıçı, gömüleli uzun zaman oldu. Bilim insanları, bu fıçılara ulaşma çabalarının yanı sıra, derin denizlere olan etkilerini de ölçmek amacıyla büyük bir araştırma gerçekleştirmeye hazırlanıyorlar.
Ulusal Bilim ve Teknoloji Enstitüleri ve Deniz Bilimleri Ekibi Yeni Bir Misyon İçin Hazırlanıyor
Türkiye’deki araştırmacılar ve deniz bilimleri uzmanlarından oluşan ekipler, özellikle 15 Haziran’dan itibaren başlayacak olan yeni bir görev için hazırlık yapıyorlar. Bu görev sırasında, balık sürülerini incelemek yerine, uzun süre boyunca Atlantik Okyanusu’na bilinçli olarak yerleştirilen radyoaktif atık fıçılarını tespit etmek ve konumlarını haritalandırmak amaçlanıyor.
1950’ler ve 1980’ler arasında, çeşitli Avrupa ülkeleri ve özellikle Fransa, denizlerin derinliklerine yaklaşık 4.000 metre derinliğe, kıyı şeridinden yüzlerce kilometre uzaklıkta, onlarca yıl boyunca toplamda 200.000’den fazla fıçı bıraktı. Bu fıçıların her biri yaklaşık bir petrol tenekesi büyüklüğünde olup, içinde nükleer enerjiye ait atıklar bulunuyordu. Bu dönemde, yaşamın yok denecek kadar az olduğu varsayılan bu büyük deniz ortamlarına, radyoaktif maddelerin bırakılmasının, çevre ve insan sağlığı açısından herhangi bir tehdit oluşturmayacağı düşünüldü. Ancak, zamanla uluslararası anlaşmalar ve çevresel kayıtlara dayanan politikalarda değişiklikler yaşandı. Londra Konvansiyonu, 1990’lardan itibaren bu tür denizde radyoaktif atıkların atılmasını yasakladı ve bu güne kadar uluslararası sınırların ötesinde denize atık döküm faaliyetleri sona erdi.
Robotlar ve Gelişmiş Teknolojilerle Denizlerin Derinliklerini Keşfediyorlar
Ancak şu anki en büyük sorun, bu fıçılara ait konumların eskisi kadar kesin olmaması. Günümüzde, fıçılar nerede olduğunu tam olarak belirleyemediğimiz için, bilim insanları yeni teknolojilere yönelmek zorunda kaldılar. Bu anlamda, yaklaşık 6.000 kilometrekarelik alanın detaylı bir şekilde incelenmesi planlanıyor. Bu bölge, Fransa’nın Nantes şehri civarında, yaklaşık 600 km uzaklıkta yer alıyor.
Yüksek derinlik ve radyoaktif tehlikeleri dikkate alarak, ekipler yeni nesil robotlar kullanacaklar. Bu robotlar, toplamda 6.000 metre derinliğe inebilecek kapasitede olup, otomatik hareket edebiliyorlar. Diyerek Bluetooth ile bağlantılı olan bu robotlar, gelişmiş sonar teknolojisi sayesinde deniz tabanındaki fıçıların yerlerini hassas şekilde tespit edecek ve detaylı haritalar oluşturacaklar. CNRS’den araştırmacı Javier Escartin, bu robotların, fıçılarla ilgili bilgileri birkaç metre doğrulukla kaydedebileceğini belirtiyor.
Ayrıca, araştırmacılar, gelecekte yapılacak ekolojik ve çevresel çalışmalar için en uygun alanları belirlemek amacıyla, su ve deniz tabanı örnekleri toplayacaklar. Bu örnekler sayesinde suyun radyasyon seviyeleri ölçülecek, deniz canlılarının ve sedimentlerin radyasyona maruz kalma durumu ortaya konacak. Ekibin temel amacı, denizdeki radyoaktivitenin yayılımını anlamak ve bu radyoaktif maddelerin çevresel etkilerini değerlendirmektir.
Bu araştırmanın bir diğer önemli hedefi ise, deniz ekosistemlerinde bulunan balık ve diğer organizmalar üzerindeki radyasyon etkisinin ne durumda olduğunu saptamaktır. Bu durum, denizlerin ve kıyıların korunması açısından büyük önem taşıyor. Ayrıca, kötüyü önlemek adına, tüm araştırmalar sırasında sürekli olarak radyasyon seviyeleri takip edilecek ve güvenlik sınırlarının aşılmadığına dikkat edilecek.
Fıçıların içeriği hakkında bilinenler şu anki verilere dayanıyor: Bunlar yüksek seviyedeki nükleer yakıt atıkları veya üstün radyasyon içeren maddeler içermiyor. Daha çok, laboratuvarlarda kullanılan ve orta veya düşük radyasyon seviyeleri taşıyan atıklar oldukları tahmin ediliyor.
Radyoaktivmenin Denizlerdeki Yayılımını Anlamaya Yönelik Çalışmalar Devam Ediyor
Fıtıkların deniz tabanındaki konumlarının belirlenmesinin ötesinde, bilim insanları, radyoaktivitenin sızıp sızmadığını ve sızsa bile bunun hangi hızda yayıldığını anlamaya çalışıyorlar. Bu sızıntı olursa, nasıl ilerlediği, sedimentlerde ve suyun derinliklerindeki radyoaktif maddelerin kalıcılığı veya azalması gibi soruların yanıtlarını arıyorlar. Ayrıca, deniz ekosistemlerinde yaşayan organizmaların, özellikle balıkların, bu radyoaktif maddelere ne kadar maruz kalabileceğini analiz etmek istiyorlar.
Bu proje, yaklaşık bir ay sürecek ve tüm çalışmalar şeffaf bir şekilde gerçekleştirilecek. Elde edilen tüm sonuçlar, kamuoyuyla paylaşılacak ve özel bir internet sitesi üzerinden erişime açık hale getirilecek.





