Her gün, bir ünlü kişi Elodie Suigo’nun dünyasına konuk oluyor. Salı, 27 Mayıs 2025: kayak ve paraşüt sporcusu Géraldine Fasnacht, yeni kitabı “Kuş Kadın” ile Arthaud yayınevi tarafından Türkiye okurlarıyla buluşuyor.
Géraldine Fasnacht, cesaretiyle tanınan, tehlikeden korkmayan, adrenalin dolu deneyimlerden güç alan insanların başında geliyor. Profesyonel sporcu olan Fasnacht, İsviçreli olup, freeride kayak, BASE jump ve wingsuit uçuşu yapan bir sporcu. Bu alanda öncü kabul edilen kadınlardan biri olarak, özellikle uçuş sırasında kullanılan yumuşak kanat takımıyla yapılan, ekstrem sporların vazgeçilmez bir parçası olan wingsuit ile uçuş yapan az sayıdaki kadın arasında bulunuyor. Bu tarz uçuşlar, özellikle paraşütçüler tarafından kullanılan ve “kanat” biçiminde olan bu giysi, ona göre yaşamını tehlikeye sokmayı sevdiği mühendislik ve doğa tutkusu ile bağlantılı. Ayrıca, neden bu riskli sporları sevdiğini anlatmak adına, “Kuş Kadın” adlı kitabını yayınevinden yayımladı. Yazarak, hem kendisini hem de bu tutku dolu hayat tarzını çok güzel anlatıyor.
Gebze Haberler : Sözlerinizden şu noktayı anlıyoruz: “Dağlar benim içimde, ondan enerji alıyorum, ciğeri delik delik nefes alıyorum, kalbim tam hızında atıyor ve hayatın tadını çıkarıyorum.”
Géraldine Fasnacht : Doğa ile uyum içindeyim; bu bana aslında nefes almayı sağlıyor. Ona ihtiyaç duyuyorum yaşamak ve kendimi ifade etmek için. Bu gerçekten içimden gelen bir şey ve açıklaması zor belki ama, orada, yükseklerde olmayı ve orada bu duyguları yaşamayı çok seviyorum.
Türkiye’de de az sayıda da olsa yükseklerde yaşatan biri var mı sizce?
Büyük şanslıyım çünkü, Verbier’de düzenlenen ve freeride dünyasının en zor yarışması olan Xtrême’de kazanana kadar, sezonlarımı hep kendim finanse ettim. Yanımda çalışanlar ve sponsorlar sayesinde bu kadar ilerledim. Ve ilk katılımımdan sonra kazandığımda, ilk kontratlarımı aldım.
“Dünyanın en sevdiğim şeyi yapacağım karşılığında ücret alacağımı ilk zamanlar anlamamıştım.”
Géraldine FasnachtGebze Haberler’ya
Önceleri, “Bir yıl deneyeyim, başarılı olursam devam ederim, olmazsa yine başka iş yaparım” diye düşündüm. Her yıl hep aynı şeyi tekrarladım ve sonunda, uluslararası freeride yarışmalarında sekiz yıl süren kariyerime başladım. Üç kez bu büyük finali kazandım. Ayrıca, dünya şampiyonasının farklı aşamalarında 11 uluslararası zaferim var. Sonra ise yeni rotalar ve tırmanışlar peşinde koşmaya karar verdim, güvenilir partnerlerimle birlikte yeni keşifler yaptım; Mali, Baffin Adası ve Antarktika gibi uzak bölgelere giderek yeni sıçrayış noktaları açtım.
Kitabınızın adı “Kuş Kadın”. Kendinizi gerçekten bir kuş kadın gibi hissediyor musunuz?
Uçarken kendimi öyle hissediyorum. Yaklaşık 20 yıldır Alpler ve dünyanın farklı noktalarında sıçrayışlar açıyorum. Cervin Dağı’nın zirvesine ilk tırmanışımı gerçekleştirdiğimde, bana bu lakap takıldı. Cervin, İsviçre’nin ikonik zirvesidir ve her zaman bana hayal kurduran, snowboard yaparken bile hayali olan bir dağdır. Bu zirvede uçmak veya uçan birini görmek istiyordum. Gelecek nesillerin bunu başarabileceğine inanıyordum. Drus, Cervin, Mont Rose ve Täschhorn gibi hemen hepsi teknik ve zorlu sıçrayışlar. Dik olmayan uçurumlardan 250-300 metre yükseklikte atlamak hayal gibiydi. Ancak Wingsuit teknolojisi ve uçuş yazılımı sayesinde, uçuşlarımı kaydedip, her an nereye gittiğimi görebiliyordum. Kendi tekniklerimi ve güvenlik önlemlerimi oluşturup, bu teknikleri kullanarak önemli zirveleri aşmaya başladım.
Hayatınızda iki erkek farklı bir rol oynadı: Sevgiliniz Sébastien’in kaybı ve onun ardından geçirdiğiniz yıllık yoğun depresyon; ayrıca, oğlunuz Odin, size biraz sakinlik ve denge getirdi.
Sébastien’in vefatıyla en çok orada, dağlarda kendimi iyi hissediyordum. Orası, benim duygularımı özgür bırakabildiğim, tam uyum içinde olabildiğim alanlardı. Düşünecek olursam, aşağıda yaşamak ve çocuklarımla olmak güzel, ama yükseklerde olmak ve oradaki özgürlük benim hayatımın en büyük parçasıydı. Odin, bana hayatta başka güzellikler olduğunu ve mutlu olabileceğimizi gösterdi. O bana erken yaşta zaman ve sabır öğretti. Sébastien’in vefatını kabullenmemin üzerinden 12 yıl geçti ve bu süre zarfında, onu ve yaşananları kabullenip hayatıma devam etmeyi öğrendim.
Siz, onun, pitoresk kurtulduğu sırada, onu ağır yaralayan ve sizin de tehlikeye girdiğiniz anı nasıl yaşadınız? Bu an, sizi derinden etkiledi…
Sadece izleyebildim, kontrol edemedim herhangi bir şeyi. O, beni bırakarak, dizlerimin üzerinde, ben onunla göğüs göğüse kalmıştım. O an, bittiğini anladım, canını kaybettiği o ana tanık oldum. Yetkililer, olay yerine yaklaşık bir saat sonra ulaştı ve o zamana kadar, onun yanında olabildim, onu son bir kez görebildim. O an, büyük bir şükür ve aynı zamanda ağır bir acı içindeydim; onunla birlikte olabilmek, onu son kez görebilmek, benim için çok değerliydi. Bu yüzden, bu kitabı yazmaya uzun zaman ayırdım. Hayatını ve bu acı dolu tecrübeyi anlatmak istedim, çünkü bu süreç benim doğamın bir parçası haline geldi ve ilerlememi sağladı.
“İşte bu, adrenalin arayışı değil, ölüm arzusu değil; sadece doğa ile bütünleşerek, iç huzuru bulmak.”
Géraldine FasnachtGebze Haberler’ya
Siz, kendinizi “Kafası çalışan” veya “düşünceleri yüksek” biri olarak görür müsünüz?
Öyle bir tanımı hiç sevmediğim gibi, bu tarz etiketler bana uymuyor. Ben, ekstrem sporların, doğayla bütünleşmenin ve elementlerle uyum içinde olmanın bir parçası olduğunu düşünüyorum. Bu sporlar, benim için meditasyon gibidir; bu yüzden, onları “tehlikeli sporlar” olarak nitelendirmem. Ayrıca, snowboard ve uçuşlarımda klasik müzik dinliyorum, bu bana doğal bir huzur ve poetik bir hava katıyor. Bu, sadece bir spor değil, aynı zamanda bir sanat ve ruh halidir.





