Herkes Mutlaka Mutlak İşitme Yeteneği Kazanabilir: İngiliz Araştırma ve Özel Eğitim Programıyla Başarı Oranı %10-20

| Elif Yalçın

İki nörobilimci özel bir eğitim programı geliştirdi ve katılan gönüllülerin %10-20’si bu beceriyi kazandı. “Epsiloon” dergisinin genel yayın yönetmeni Mathilde Fontez, bu sonuçları ayrıntılı olarak aktarıyor.

Herkes Mozart değildir, ama mutlak kulak elde etmek mümkündür

İnsanların hepsi Mozart gibi değildir, evet, ama mutlak kulağı kazanmak hiç de uzak bir hayal değil. Bazıları, bir müzik notasını tanımanın, hangi enstrümandan çalınırsa çalınsın, hemen fark edebilmenin doğuştan gelen bir yetenek olduğunu düşünürdü. Bunun çok genç yaşta kazanılan, içselleştirilmiş bir yetenek olduğunu varsayırlardı; tıpkı bir rengi veya bir yüzü tanımak gibi. Ancak, İngiliz nörobilimciler Yetta ve Alan Wong tarafından yapılan yeni araştırmalar, bu eski inancın yanlış olduğunu ortaya koyuyor. Artık bilinen şey şu ki, herkes, yaşından bağımsız olarak, bu beceriyi öğrenebilir. Yeter ki, düzenli ve disiplinli bir şekilde çalışılsın.

Deneyler ve eğitimler

Araştırmacılar, bu konuda çeşitli testler yaptı. Özel olarak geliştirilmiş bir yazılım kullanıldı: yoğun ve etkili, sekiz hafta süren eğitim programı vardı. Bu program, yaklaşık yirmi saatlik bilgisayar başı çalışma içeriyordu. Eğitim sırasında, piyano veya keman gibi enstrümanlar çalınan nota dizileri çalınıyor, katılımcılardan duydukları notalara tıklamaları isteniyordu. Notalar, 12 farklı nota sembolü olarak gösteriliyordu ve katılımcıların sesiyle eşleşmesini sağlamaya çalışıyordu.

Ve sonuçlar oldukça çarpıcıydı: Egzersize katılan çoğu gönüllü, bu eğitim sayesinde başarılı oldu. Bazıları, toplam 12 nota içinden yedisini tam doğru tanıyabilir hale geldi. Ayrıca, eğitimin sonunda, katılımcıların %10-20’si mutlak kulağa sahip olmayı başardı.

Açıkça görülüyor ki, mutlak kulak doğuştan gelen bir yetenek değil, öğrenilebilir. Bu nedenle, bu becerinin kazanılması tamamen mümkün ve kayıtsız şartsız bir sınır yok.

Bazı insanlar daha mı şanslı?

İlk başta, bu yeteneğin, beyin gelişimine dayandığını düşünüyorduk. Çocuklukta beyin bu kapasiteyi kaybediyor, diye varsayılıyordu. Evet, çocuklar genellikle sesleri, karşılaştırma yapmadan, kendi başlarına tanıyabilirler. Yetişkinler ise, sesleri birbirleriyle karşılaştırarak algılıyorlar.

Önceki araştırmalar, kritik yaş denilen bir dönem olduğunu ve bu yaştan sonra, yaklaşık 12 yaşından sonra, bu yeteneğin kazanılmasının zorlaştığı görüşünü destekliyordu. Ancak, yeni veriler, bunun yalnızca zor değil; imkânsız olmadığını gösteriyor.

Yine de, hâlâ cevaplanmamış birkaç gizem bulunuyor: Neden sadece çok az kişide, neredeyse doğal bir yetenek gibi, bu beceri bu kadar kolay kazanılıyor? Bu sorunun yanıtı henüz bilinmiyor.

Geleceğin araştırmaları

Bilim insanları, bu sorulara cevap bulmak için, ileri teknoloji görüntüleme teknikleri kullanarak çalışmalar yapmayı planlıyor. IRM (manyetik rezonans görüntüleme) ve EEG (elektroensefalografi) gibi yöntemlerle, özellikle beynin sesleri nasıl algıladığı, hangi bölümlerin aktif olduğu incelenecek. Bu araştırmalar, üstün yeteneğin, beyin fonksiyonlarında çok özel ve fark edilebilir bir izlenim bıraktığını ortaya koymayı amaçlıyor.

Elif Yalçın

Elif Yalçın

Ben Elif Yalçın, Gebze Haberler’in kurucusu ve genel yayın yönetmeniyim. Gazetecilik tutkumu yerel hikâyeleri görünür kılarak ve toplumsal olaylara derinlikli bir bakış sunarak yaşıyorum. Amacım, güvenilir ve bağımsız bir medya anlayışıyla hem Gebze’nin sesini duyurmak hem de dünyaya açılan bir pencere olmak.