France Télévisions’un ekipleri, İran’dan Türkiye’ye kaçan mültecilerin tanıklıklarını kaydetti. Birçok kişi rejim hakkında konuşmayı reddederken, bazıları İsrail tarafından gerçekleştirilen operasyonları kınamaktan çekinmiyor.
Onlar hem Fransa hem de İran vatandaşlığına sahip. France Télévisions’un ekipleri, İran’dan, başkent Tahran’da bir şirketleri bulunan bu kişiler, Kapıköy sınır kapısından Türkiye’ye ilk adımlarını attıklarında onları şaşkın ve kaybolmuş halde buluyor. “İşte ikinci bir pasaport sahibi olmanın, kolayca yurtdışına çıkabilmenin suçluluğu var,” diye anlatıyorlar, ailelerini geride bırakmak zorunda kalmanın verdiği acıyla sarsılmışlar.
Diktatörlüğün kontrolündeki yollar
İnsanlar bu tutukluk içinde, bazı hatalar yapıyor çünkü İran’dan Türkiye’ye vizesiz geçiş mümkün. Yardım hattını arıyorlar, Türkiye’deki Fransa Büyükelçiliği tarafından verilen acil yardım numarasını arıyorlar. Yanıt alamayınca, kendi çabalarıyla organize olmaya karar veriyorlar. Bir başka İranlı genç, güzergahta devrim muhafızlarının ve polisin sık sık denetim yaptığını anlatıyor. Yabancıların özellikle hedef alındığını söylüyor. “Genellikle kamyonetlere ve büyük arabalara odaklanıyorlar, roket arıyorlar,” diye ifade ediyor.
Bir genç İranlı kadın, annesine eşlik ederken, rejimle ilgili soruları yanıtlamayı reddediyor, ancak dış müdahale sonucu olacak değişikliklere karşı tamamen temkinli duruyor: “Bu hiç iyi değil, çünkü yabancıların müdahalesi bizim yaşam şartlarımızı daha da zorlaştırır. İran halkı kendi kendine yolunu bulmalı,” diyor.
Röportajın tamamını yukarıdaki videoda izleyebilirsiniz





