Türkiye: PKK’nın Dağılması ve Silahlı Mücadeleyi Sonlandırmasıyla İlgili Üç Kritik Soru

| Elif Yalçın

İşçi Partisi’nin Pazartesi günü yaptığı açıklama, kırk yıldır süregelen kanlı çatışmalara son vermiştir. Bu tarihi karar, Kürt meselesinde yeni bir dönemin kapılarını aralayarak uzun ve acılı geçmişte önemli bir dönüm noktası oluşturmuştur.

Türkiye’de bu karar, büyük yankı uyandırdı. İşçi Partisi’nin (PKK) 12 Mayıs Pazartesi günü resmi olarak kendisini feshettiğini duyurması, dört yılı aşkın süredir devam eden silahlı mücadelenin sona erdiğine işaret ediyor. Bu mücadele, Türkiye ordusuyla yaşanan çatışmalar sırasında 40 binden fazla kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Hükümetteki Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), bu kararı memnuniyetle karşılayarak “Terörle mücadelenin sona erdiği noktaya önemli bir adım.” ifadesini kullandı. Ayrıca, “Bu karar, tüm boyutlarıyla uygulamaya konmalı ve gerçekleştirilmelidir” şeklinde vurgu yaptı.

1 PKK tam olarak nedir?

PKK, 1970’lerin sonlarında Abdullah Öcalan öncülüğünde kurulan Marksist-Leninist ideolojilere sahip bir hareket. 1984’te, bağımsız bir Kürt devleti kurma amacıyla silahlı mücadeleye başladı. Türkiye’de, yaklaşık %20’si Kürt olan nüfusu temsil ediyor; ayrıca Irak, Suriye ve İran’da da güçlü bir şekilde varlık gösteriyor. Fransa’da bilinen ve Suriye’de önemli bir müttefik olan peşmerge güçleri, IŞİD’e karşı mücadelede büyük rol oynamışlardır.

Abdullah Öcalan’ın hedefi, bölünmüş olan Kürt halkının kendi devletine sahip olması ve haklarını savunmasını sağlamaktı. Bu hayal, başlangıçta siyasi ve kültürel hakların korunması ve savunulması yönünde gelişti. Pazartesi günü yayınlanan açıklamada, PKK liderliği, fesih kararının “Kürt meselesini, Türk toplumunun geniş çapta fark etmesini sağlayan ve demokratik süreçlerin silahların yerini alabileceği bir noktaya getiren”> önemli bir aşama olduğunu belirtti.

2 Bu fesih kararı neden tarihi bir dönüm noktası?

PKK ve Türk ordusu arasındaki çatışmalar, Türkiye’nin en uzun süreli ve en kanlı iç savaşlarından biri olarak kabul edilir. Bu mücadelede 40 binin üzerinde kişi hayatını kaybetti, bazı tahminlere göre kayıp sayısı 55 bine ulaştı. Yüzbinlerce insan yerinden edildi ve şehirler ile köyler, Türk ordusunun bombardımanlarıyla büyük çapta tahrip oldu.

Barış umutları, her ne kadar defalarca kesintiye uğrasa da, halklar bu süreçten de umutlu. Son büyük barış görüşmeleri 2013 yılında gerçekleşmişti. Ancak, başarısızlıkla sonuçlanınca, Güneydoğu Anadolu’da yoğun saldırılar ve Irak ile Suriye’de operasyonlar başladı. Türkiye, terörle mücadele bahanesiyle Irak ve Suriye’de askeri operasyonlar yürütmeye devam etti.

Türkiye tarafından PKK, terör örgütü olarak kabul ediliyor; Avrupa Birliği ve ABD de aynı tanımı paylaşıyor. Bu çatışmalar sırasında yaşanan saldırılar, halkın silahlı direnişi, tutuklamalar ve geniş çaplı repressions, insanların yaşamlarını olumsuz etkiledi. Diyarbakır, Kürt halkının ana kenti, bu barıştan büyük umutlar taşıyor. İşte bu, gerçekten dönüşüm ve yeni bir başlangıcın habercisi.

3 Kürt meselesinde bundan sonra hangi yol izlenebilir?

Ancak, süreçle ilgili hâlâ pek çok belirsizlik bulunuyor. Silahların nasıl saklı tutulacağı, kime nasıl teslim edileceği, taraflar arasındaki güvensizlik dikkate alındığında önemli sorular var. PKK, bu sürecin Abdullah Öcalan gözetiminde yürütülmesini talep ediyor.

Peki, savaşçılar ve komutanlar ne olacak? Af edilecekler mi? Türkiye’ye geri dönebilecekler mi? Yoksa, Avrupa’ya mı sığınacaklar? Bu soruların cevapları henüz net değil.

Ayrıca, binlerce tutuklunun durumu da kritik bir konu olarak gündemde. Kürt liderler ve halk, yıllardır hasta tutuklular ile siyasi mahkumların serbest bırakılmasını talep ediyor. En tanınmış isimlerden biri olan Selahattin Demirtaş, yaklaşık on yıldır hapiste. Bu noktada, tutukluların durumu ve özgürlükleri, müzakereye açık önemli konular arasında yer alıyor.

Bunların yanı sıra, halkın beklentileri de göz önünde bulundurulmalı. PKK, demokratikleşme çağrısında bulunuyor; Kürtler, kültürel haklarının anayasa içinde tanınmasını, kendi dillerinde eğitim yapabilmeyi istiyorlar. Ancak, Türkiye şu ana kadar bu konular hakkında herhangi bir açıklama yapmadı. Şu an için, silahlı mücadeleden resmi bir geri adım atılmış olsa da, bunun karşılığında net ve bağlayıcı adımlar henüz atılmadı. Dolayısıyla, bu sürecin başlangıcı sayılır ve uzun bir yolun ilk aşamasındayız.

Elif Yalçın

Elif Yalçın

Ben Elif Yalçın, Gebze Haberler’in kurucusu ve genel yayın yönetmeniyim. Gazetecilik tutkumu yerel hikâyeleri görünür kılarak ve toplumsal olaylara derinlikli bir bakış sunarak yaşıyorum. Amacım, güvenilir ve bağımsız bir medya anlayışıyla hem Gebze’nin sesini duyurmak hem de dünyaya açılan bir pencere olmak.