Türkiye’nin Deniz Dipleri Hakkındaki Bilgimiz Neredeyse Sıfır: Okyanusbilimciler ABD Rakamlarını Paylaşıyor, Derinliklerin Gizemi Hâlâ Çözülmedi

| Elif Yalçın

Amerikalı denizbilimcileri yaptıkları hesaplamalar sonucunda okyanusların derin noktalarının yalnızca binde birini bildiğimizi ortaya koydu. Epsiloon dergisinin baş editörü Mathilde Fontez, bu bilinmezliğin neden oldukça yüksek olduğunu bizlere anlatıyor.

Uluslararası Denizcilik Konferansı’nın 2025 yılı Haziran ayının 9-13 tarihleri arasında Nice’te gerçekleşeceği ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın okyanus tabanındaki maden kaynaklarının işletilmesini onaylamasının ardından, bir grup Amerikan denizbilimci derin denizlerin bilgimizdeki yerini değerlendirdi.

Bu araştırmacılar, 1958’den bu yana gerçekleştirilmiş tüm büyük deniz araştırmalarını topladılar: 44.000 derin deniz dalışı, bu sayede okyanusların derin noktaları gözlemlenmiş, haritalanmış ve incelenmiş durumda. Bu sayı oldukça büyük görünüyor, ama aslında çok az. Yapılan bu araştırmaların sonucu, okyanusların sadece %0,001’ini, yani bir binde birini keşfettiğimizi gösteriyor. Bu, yüzeyde Belçika’nın onda biri kadar bir alan anlamına geliyor.

Ne kadar küçük olursa olsun, deniz tabanları muazzam büyüklüktedir; yeryüzündeki en geniş alan, en büyük manzaradır ve gezegen yüzeyinin %66’sını oluşturmaktadırlar.

Bazı bölgelerin daha yoğun şekilde araştırıldığı da bir gerçek. Araştırmanın başka bir sonucu ise, deniz altı keşiflerinin büyük ölçüde taraflı olduğu. Dünya genelinde sadece birkaç ülke bu keşifleri gerçekleştiriyor ve büyük çoğunlukla yapılan dalışlar, ABD, Japonya veya Yeni Zelanda sınırları yakınlarında gerçekleşmiş.

Özellikle, Pasifik Okyanusu’ndaki Clarion-Clipperton bölgesine dikkat çekiliyor, çünkü burada büyük ölçüde kullanılabilecek maden kaynakları bulunduğu sanılıyor. Bu kaynaklar arasında kobalt, nadir toprak elementleri ve nikel gibi mineraller yer alıyor ve potansiyel olarak çok büyük miktarlarda bulunuyor. ABD Başkanı Donald Trump, yakın zamanda bu kaynakların işletilmesine resmi olarak izin verdi; oysa Fransa ve birçok ülke bu konuda moratoryum (üç aya kadar geçici durdurma) çağrısında bulunuyor. Uluslararası Birleşmiş Milletler konferansının haziran başında Fransa’da yapılacak görüşmelerinde bu konu önemli bir yer tutacak.

Derinliklerdeki yaşam bilinmeyen sırlarla dolu

Kaygı, bu bilinmeyen ekosistemi bozma korkusudur. Çünkü okyanusların derin noktaları, muhtemelen oksijen üretimi, iklim düzeni ve karbondioksitlerin tutulması gibi küresel süreçlerde önemli roller üstleniyor. Orada, binlerce metre derinlikte, keşfedilmeyi bekleyen binlerce canlı türü bulunuyor. Derin denizlerin yüksek oranda boş ve kurak göründüğü düşüncesi muhtemelen yanlıştır; yapılan araştırmalar, şu ana kadar 50.000’den fazla canlı türü keşfedildiğini gösteriyor ve bunun ekosistemin sadece %10’unu temsil ettiğini tahmin ediliyor.

Uzmanlar, her dalışta yeni bir tür keşfettiklerini söylüyor. bunu tüm dünyadaki denizbilimciler ortak bir şekilde kabul ediyor. Dünya üzerindeki en büyük ekosistemi oluşturan bu derin deniz yaşamını hâlâ tanımıyor ve anlamıyoruz. Denizbilimci Véronique Sarano, bu durumu şöyle anlatıyor: “Google Earth’ten yeryüzünün yüzeyini betimlemek gibi bir şey, ama onu bir balık avlama torbasıyla yapmaya çalışmak gibi.

Elif Yalçın

Elif Yalçın

Ben Elif Yalçın, Gebze Haberler’in kurucusu ve genel yayın yönetmeniyim. Gazetecilik tutkumu yerel hikâyeleri görünür kılarak ve toplumsal olaylara derinlikli bir bakış sunarak yaşıyorum. Amacım, güvenilir ve bağımsız bir medya anlayışıyla hem Gebze’nin sesini duyurmak hem de dünyaya açılan bir pencere olmak.