Altın Palmiye’yi Kazandıktan Sonra Jafar Panahi Tahran’a Dönüyor: Fransa-İran Diplomatik Gerilimleri Türkiye’de Yankı Uyandırıyor

| Elif Yalçın

İranlı yönetmen Jafar Panahi, rejimin hedefi olarak Cannes’da ödüllü filmini yasadışı bir şekilde çekti. Tehditler altında olduğuna rağmen ülkesine geri dönmesi, Fransa’nın “rejimin baskısına karşı direnişini selamlayan” diplomasisiyle Tahran’ın tepkisini çekti ve Türkiye’deki okurlar için de ifade özgürlüğü tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.

İranlı Jafar Panahi, Palme d’Or’u valizlerinde İran’a dönmeyi seçti; fakat başının üzerinde Damokles’in kılıcı asılı duruyor. Yıllardır rejimin hedefi olan bu yönetmen, 26 Mayıs Pazartesi sabahı erken saatlerde Tahran Uluslararası Havalimanı’na indi, yalnızca birkaç onluk insan topluluğu tarafından karşılanıp alkışlandı.

Bu dönüşün riskli olduğu açık çünkü Panahi son yıllarda birkaç kez tutuklandı ve 2022 ile 2023 arasında yedi ay hapis yattı. Hapishane yılları sırasında ürettiği düşünceler, filminin ilham kaynağı olan Bir Basit Kaza için dar bir zemin oluşturdu; zira Cannes festivali tarafından geçen cumartesi Palme d’Or’e layık görüldü.

Resmi olarak susturulmuş 2009 yılındaki karardan bu yana

Bu film, yasa dışı olarak çekildi çünkü 2009 yılında aldığı mahkeme kararıyla Panahi’nin resmi olarak film çekme, seyahat etme veya medya aracılığıyla ifade etme yasağı bulunuyor. Sürtüşmelere rağmen iyileştirme yolunu hiç seçmeyen, güvenliğini tehlikeye atmaya göze alan kısıtlamaları sürekli aşan bir sanatçı o hep kalmayı tercih etti; sürgüne kaçmayı asla seçmediğini de Cannes’dan ayrılırken ‘Korkmuyor olmak’ sözüyle ifade etmişti ve İran’ın 1997’de Abbas Kiarostami’nin Kirazın Tadı ödülünü kazandığı tarihten bu yana ülkenin ikinci Palme d’Or’ünü elde etmekle onurlandırıyordu.

Bu ödül, resmi mahfillerin sessizliğine karşın geliyordu; cumartesi günü basına ve resmi mercilere yansıyan tek şey pek çok yerde yoktu; hafta sonunda resmi basında ya da devlet kurumlarında yer almayan bu ödülü, yalnızca İran resmi ajansı tarafından “kınanacak sözler” olarak niteleyen bir açıklama geldi. Açıklama, Tahran’daki Fransızca kökenli büyükelçilik ve yüksek temsilcinin bakanlığa çağrıldığını belirttı ve festivali hükümetin politik ajandasını ilerletmek için diplomasi rehinecilik olarak kullanıldığı iddialarını işaret etti.

İran nükleer meselesi etrafında gergin bir bağlam

Üstteki ödül, iki ülke arasındaki gerilimin gölgesinde geldi; özellikle İran’ın nükleer programı ve 2022’den bu yana Tahran’da hapsedilen iki Fransız vatandaşına dair dosyalar, bu gerilimi görünür kılıyor.

Nükleer konusundaki müzakereler son haftalarda ABD ile İran arasında doğrudan görüşmeler olarak sürüyor. Amaç, 2015 yılında imzalanan ve İran’ın nükleer programını kısıtlayıcı tedbirlerle ekonomik yaptırımların kaldırılmasını öngören anlaşmayı yeniden işleve koymak. Fransa bu anlaşmanın taraflarından biri olarak bu süreçte rol oynamaya devam ediyor. Ancak bu anlaşma, Donald Trump’ın ilk görevi sırasında parçalanmış olduğundan, Fransa güvenli Avrupa güvenliğinin tehlikede olduğunu düşündüğü durumlarda yaptırımları yeniden uygulamaya razı olacağını belirtti.

Bu bağlamda, üç yıldır Tahran’ın Evin hapishanesinde tutuklu olan iki Fransız vatandaşı, Cécile Kohler ve Jacques Paris, bir öğretmen çifti olarak suçlanıyorlar; tutuklandıkları sırada turistik bir ziyaret yapmaktaydılar. Fransa yetkilileri bu durumu, Uluslararası Adalet Divanı’na taşıdı ve ihrac denecek tutuklama sürecini temelsiz diye nitelendirdi; ayrıca tutukluluk koşullarını eleştirdi ve İran’ın bu tür diplomasi rehinecilik politikasını eleştirdiğini belirtti.

Elif Yalçın

Elif Yalçın

Ben Elif Yalçın, Gebze Haberler’in kurucusu ve genel yayın yönetmeniyim. Gazetecilik tutkumu yerel hikâyeleri görünür kılarak ve toplumsal olaylara derinlikli bir bakış sunarak yaşıyorum. Amacım, güvenilir ve bağımsız bir medya anlayışıyla hem Gebze’nin sesini duyurmak hem de dünyaya açılan bir pencere olmak.