Parlementerler, iklimde duyarlı ve diğer siyasi gruplara ait milletvekilleri, “iliberal demokrasiler” olarak adlandırılan ülkelerin dönüşüm süreçlerini anlamak ve Fransız siyasi ortamında benzer bir kaymayı engellemek amacıyla hareket planı yapıyorlar. Bu, Fransa’da yeni bir yaklaşım olarak dikkat çekiyor; farklı ideolojilere mensup milletvekilleri, önümüzdeki haziran ayı başında farklı destinasyonlara seyahat etmeye hazırlanıyorlar.
İlk adımlar ve seyahat planları
Bu özgün girişimde, Sol ve Macronist milletvekilleri, şu an biletlerini alıp gitmeye hazırlanan kişiler arasında yer alıyor. Bir kısmı Macaristan’a, bazıları Arjantin’e, diğerleri ise Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda, Romanya, Hindistan ve Türkiye gibi ülkeleri ziyaret edecek. Bu ülkeler, son dönemde “iliberal demokrasiler” kategorisine geçiş yapmış, halklarına farklı şekillerde davranan, yargı sistemleri baskı altında olan ülkeler olarak öne çıkıyor. Bu dönüşüm, örneğin ABD’den Donald Trump’ın yeniden güç kazanmasıyla, Arjantin’den Javier Milei’nin yükselişiyle, Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun süredir idarede kalmasıyla, Hindistan’da Narendra Modi’nin iktidarını sağlamlaştırmasıyla belirgin hale geldi.
Bu milletvekilleri, çevreciler Cyrielle Châtelain ve David Cormand, Melania Vogel, Nantes Belediye Başkanı Sosyalist Johanna Rolland veya Macronist milletvekili sözcüsü Eleonore Caroit gibi isimler, bu dönüşüme tanıklık eden veya tanıklık etmiş kişilerle doğrudan iletişim kurmayı amaçlıyorlar. Bu ziyaretlerin ilk hedefleri arasında gazeteciler, girişimciler, entelektüeller, sivil toplum kuruluşları ve zamanla muhalif konumuna geçmiş olanlar var. Bu girişimin ardındaki temel motivasyonlar ise, iktidarın yön değiştirmesiyle oluşan tehditleri anlamak ve Fransa’da da benzer bir rüzgarın estirilmesini engellemek şeklinde özetlenebilir. Porvia Amirshahi gibi çevreciler, bu amaçla “Başarıyla sağlanması gereken şey, başka ülkelerde olup biteni anlamak ve Fransa’nın aynı hatalara düşmesini önlemek,” diyor. Zira, Fransızda yükselişte olan Ulusal Cephe gibi sağ eğilimli hareketler, bu ülkelerdeki değişimleri alarm seviyesine çıkarmış durumda.
Bir köprü inşası ve “İnsani eksen” oluşturma hazı
Milletvekilleri ve katılımcılar sadece sohbet etmek değil, aynı zamanda bu tarz ülkelerde yaşayan muhaliflerle iletişim kurup yeni bir uluslararası ağ kurmayı hedefliyorlar. Bu yapı, Pôvia Amirshahi’nin ifadesiyle, artık var olmayan “insani eksen” ve “siyasi diyalog alanları” oluşturmayı amaçlıyor. Böylece, yükselişte olan otoriter veya tepki gösteren organizasyonlara karşı durmak ve ortak bir direnç hattı kurmak isteniyor. Bu bağlamda, Emmanuel Macron’un bahsettiği “reaksiyoner uluslararası” ve ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasıyla toplanan liderler, Macaristan’dan Viktor Orbán’dan, İtalya’dan Giorgia Meloni’ye uzanan irili ufaklı iktidar figürleri bu çaba içinde yer alıyor.
Bu kendini yenileyen ve güçlenen yapılanma, esasen derin bir düşünce ve analiz çalışması. Nihai amaç, somut sonuçlar ortaya koymak değil, fikirler üretmek ve bir farkındalık yaratmak. Bu girişimin, Fransa’daki sol partilerin ve genç kuşakların ilgisini çekmek ve onları uyandırmak amacıyla Haziran ayındaki Fransa’daki “Sol Fikirler Festivali”nde bir defteri yeniden açacak planlar da bu bağlamda kuruluyor. Ayrıca, bu süreçte kaleme alınacak kitaplar ve yapılacak tartışmalar aracılığıyla, “Trump ve Putin gibi otoriter figürlere” karşı, özgür ve demokratik bir yolun savunulması hedefleniyor.
Ancak şu anda, bu girişimlerin yürütücüleri, yani milletvekillerinin yaklaşık yirmi civarında olan katılımcıları, bu hareketi tam anlamıyla destekliyorlar mı veya büyük bir kitlenin ilgisini çekebiliyorlar mı soruları halen cevapsız. Çünkü bu ilk adımlar, henüz geniş bir hareketlilik ve etkinlik seviyesine ulaşmış durumda değil. Yine de, bu çalışmaların, önümüzdeki dönemde Avrupa ve Türkiye gibi bölgelerde, demokrasi ve özgürlüklerin korunması adına önemli bir dijital ve entelektüel direnç noktası olma potansiyeli bulunuyor.





